Doğu Anadolu bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Ağrı, insan ırkının yeniden hayat bulduğu yerdir. Efsanelere konu olan yerleşim yeri, “Nuh Tufanı” dönemine tanıklık etmiş, Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yer olarak biliniyor.
Ağrı, insanlık hayatının başlangıç yeri olarak da kabul edilir. Zira bazı rivayetlere göre Adem ile Havva’nın yaşadığı şehir olarak da aktarılıyor. Erden Bahçesi’nin (Garden of Eden) kuzeyinde yer alan Aras Vadisi'nde yaşadıkları rivayet edilmektedir.
İnsanlık tarihinin ilk yaşam yeri olarak kabul edilen Ağrı, Anadolu ve Orta Asya’nın ortasında yer almasıyla yüzyıllar boyu stratejik konum açısından önemli bir yer olarak kendinden söz ettirmiştir. Paleolitik Çağ’a kadar uzanan tarihini yansıtan arkeolojik kazı çalışmalarında bulunan buluntulardan elde edilen bilgiler, Mezopotamya ile Ağrı’nın bir ilişki içinde olduğunu doğrular niteliktedir.
Tarihi boyunca önemli uygarlıklara ev sahipliği yapan Ağrı’da Kimerler, Asurlular, Medler, Persler ve Makedonyalılar gibi önemli medeniyetler birbiri ardına şehrin egemenliğini ele geçirerek hüküm sürmüşlerdir. Son olarak Selçuklar döneminde Türklerin hakimiyeti altına giren şehir, ta eski çağlardan günümüze getirdiği tarihi değerleriyle kendinden söz ettirmektedir.
Selçuklar dönemine ait çok sayıda kalıntının bulunduğu şehirde, Osmanlı dönemine ait kalıntıların izlerine rastlamak da mümkündür. İran ile sınır bağlantıları olan şehir, geçmiş dönemlerde de bulunduğu konum itibari ile önemli bir yere sahip idi. Farklı dönemlerde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmasının en büyük sebebi de budur. Eski ismi “Karaköse” olan ağrı, coğrafi yapı itibariyle ova tipindedir. Ormanlık alanı yok denecek kadar az olan şehirde, en iyi bilinen yer doğal güzelliğiyle kente güzellik katan ve şehir ile aynı ismi taşıyan “Ağrı Dağı” dır.
Şehrin en önemli ilçelerinden biri Patnos’tur. Diyadin, Hamur, Eleşkirt, Tutak ve Taşlıçay ise kentin diğer ilçeleridir. Patnos’un önemli olmasının nedeni ise diğer ilçelere bağlantı köprüsü hükmünde olmasıdır. Her birinin kendine göre değerleri ve görülmesi gereken güzellikleri bulunmaktadır. Tatil için ya da turistik bir gezi için gittiğiniz şehirde görmenizi önerdiğimiz farklı mekânlar bulunmaktadır.
Farklı bir medeniyete ve kültürlere ev sahipliği yapan Ağrı, başında da dediğimiz gibi geçmişi uzun dönemlere uzanan bir şehirdir. Bu özelliğinden dolayı her dönemden günümüze kadar ulaşan tarihi eser ve yerler bulunmaktadır. Şehre dışarıdan gelenlerin de dikkatini çeken bu mekânlar, tatil sırasında kesinlikle görülmesi gereken kent değerlerindendir.
“Topkapı Sarayı”ndan sonra ikinci teşkilatlı saray olarak bilinen “İshak Paşa Sarayı” şehrin kesinlikle görülmesi gereken yerlerinden biridir. Bunun dışında yine farklı dönemlerde savaş stratejisi bakımından önemli bir konuma sahip olan “Doğu Beyazıt Kalesi” de yine şehrin en çok dikkat çeken yerlerindendir. Bunlar haricinde de yine şehirde görmenizi önerdiğimiz bazı yerler ise şunlardır; Beyazıt Eski Camii, Meya Mağaraları, Diyadin Meya Köyü, Girik Tepe, Toprakkale ve Eski Beyazıt antik kentleri, Meteor Çukuru ve Nuh’un Gemisi olarak adlandırılan bölge şehirde gezilecek yerler arasındadır.
İshak Paşa Sarayı: 1685 yılında yapılmaya başlayan İshak Paşa Sarayı, Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’deki en büyük saray olarak kabul edilmektedir. 1784 yılında tamamlanan İshak Paşa Sarayı, Doğubayazıt ilçesinde 7600 metrekare alan üzerine inşa edilmiştir. Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan sarayda, aşevi, hamam ve kütüphane gibi alanlar bulunmaktadır.
Urartu Kalesi: Tarihi boyunca çok değişik medeniyetlerin hüküm sürdüğü Ağrı’da önemi yüksek olan bir medeniyet de Urartulardır. Urartu Kalesi, bu dönemde Doğubayazıt ilçesine 5 km. mesafede kurulmuş bir kaledir.
Meteor Çukuru: 1892 yılında düşen meteordan sonra oluşan çukur, Ağrı’da gezilecek önemli bir diğer noktadır. Yerliler kadar yabancı turistlerden de ilgi gören lokasyon, şehrin önemli bir turistik noktasıdır.
Keşişin Bahçesi: Çok sayıda efsaneye konu olan Ağrı’da görülmesi gereken bir diğer yer de Kerem ile Aslı’nın hikâyesine konu olan Keşişin Bahçesi’dir. Bahçe, Diyadin ilçesinde büyükçe bir vaha görünümündedir. Diyadin ilçesine uğramışken; Eski Beyazıt Camii, Diyadin Kalesi, Şeyh Ahmed-i Hani Türbesi, Meya Mağaraları ve Diyadin Kaplıcaları gibi yerleri görmenizi de öneriyoruz.
Tarihi yerleri kadar sahip olduğu doğa güzellikleriyle de kendinden söz ettiren Ağrı’da vaktinizi değerlendirebileceğiniz birbirinden farklı yerler sizi bekliyor.
Ağrı Dağı: 5137 metre yükseklikteki zirvesi ile Türkiye’nin en yüksek zirvesine sahiplik eden Ağrı Dağı, kente adını veren doğal alandır. Dağın zirvesinin bir hayli dikkat çekici olmasında etkisi olan 10 km’lik alanı kapsayan kalıcı buz kütlesi, Ağrı Dağı’nın güzelliğine farklı bir değer katıyor.
Balıklı Göl: Ağrı Dağı’ndan süzülen suların dökülerek oluşturduğu Balıklı Göl, sadece Ağrı için değil, Türkiye için de önemli bir gölettir. Lav set birikimi neticesinde oluşan göl sayesinde çevredeki alanların yeşillenmesi daha da kolaylaşıyor.
Diyadin Kaplıcaları: Sağlık turizmi açısından ülkemizin önemli bir değeri olan Diyadin Kaplıcaları, bulunduğu ilçenin adı ile anılıyor. Birçok hastalığa şifalı gelen suları sayesinde çevre il ve ilçelerden ziyaretçi çektiği kadar yurtdışından şehri ziyaret edenlerin de dikkatini çekiyor.
Ağrı kültürü, diğer doğu illerine göre biraz daha değişiktir. Kozmopolit bir yapıya sahip olan şehirde, değişik kültürler kendini gösterebilmektedir. İlçeleri arasında bile inceleme yaptığınızda farklılıkları çok rahatlıkla görebilirsiniz. Kültürel değeri yüksek olan kentte bulunan tarihi yerleri inceleyerek de bu yönü hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Kalkınma Bakanlığı’nın “Sosyal Destek Programı” dahilinde katkıda bulunduğu Ağrı, bu destek sayesinde kültürel alanda daha bir gelişmiş bir kent olmayı başarıyor. Bu kapsamda icra edilen yöresel türküler, halk oyunları, maniler ve şiirler hem kent halkının daha zengin bir kültüre sahip olmasını sağlıyor hem de gelecek neslin şehrin kültüründen uzak kalmaması sağlanıyor.
Ağrı, tarihi anlamda uzun dönemlere tanıklık etmekle birlikte kent hakkında anlatılan efsaneleriyle de bilinmektedir. Marco Polo’nun “Kimse tırmanamaz” dediği Ağrı Dağı’na ilk tırmanışı, Aslı ile Kerem efsanesinin en çok geçtiği yer olması gibi birçok yönü Ağrı’nın kültürel ve tarihi değerleri arasında incelenebilir.
Doğu Anadolu bölgesinde yer alan Ağrı, kış aylarının oldukça soğuk geçtiği illerden biridir. Bu nedenle yün işleri, yöresel kıyafetler arasında değerlendiriliyor. El sanatları arasında değerlendirilen yerli koyunlardan tiftilen koyunyününden yapılan giysiler, en işçiliğinin en iyi şaheserleri olarak Ağrı’ya değer katıyor.
Tatil zamanlarınızı değerlendirirken, kentlerin alışveriş merkezlerinin bulunması daha kolay tatil yapmanıza yardımcı olurlar. Tarihi anlamda gelişmiş bir yer olan Ağrı’da çok sayıda alışveriş merkezi olmasa da yine de ihtiyaçlarınızı temin edebileceğiniz alışveriş mağazaları, çarşı ve pazarlar bulunmaktadır. Bunlardan en çok bilinenler ise; Has Park AVM, Dolunay Alışveriş Merkezi, Bayram AVM gibi yerlerde ihtiyaçlarınızı rahatlıkla temin edebilirsiniz.
Hoş bir tatil, farklı bir kültür ve daha fazlasına sahip olan Ağrı’da geçireceğiniz zamanlar uzun süre aklınızda yer edinecektir.
Şehri ziyaret ederken hediyelik eşya almak için gidilebilecek en güzel yer Büyük Beyazıt Pasajı’dır. Halı, kilim, cam eserler gibi Ağrı’nın birçok yerel ürününü satın alabilirsiniz.